23 Temmuz 2010 Cuma

n'apıyorum?

ne yapacam?
evde oturup gün dolduruyorum.günler tamamen birbirinin aynısı.bayaa zarardayım bu yüzden.
son iki haftaya yakın zamandır efeyle zaman geçiriyorum. tanıştırayım efe:
kendisi komşumuzun çocuğu olmakla birlikte bana da çok güçlü bağlarla bağlıdır.ailesi evlerinde çok büyük tadilata kalkıştılar,geceleri bağ evlerinde kalıyorlar ama sabah evle ilgilenmek için gelip efeyi bana bırakıp yukarı çıkıyorlar.akşama da tekrar bağa. böylece efe bütün gün boyunca benimle kalıyor. doğduğundan beri hiç ayrı kalmadığımız için nerdeyse bu yaşına ben getirdim diyebilirim. zaten yeni yeni konuşmaya başladığı zamanlarda beni çağırmak için 'anne' dese de şimdi ayırt etmiş durumda. şu anda sadece kendi annesine ve benim anneme(ben annemi öyle çağırdığım için(anama ana diyesin.)) 'anne ' diyor. yazın zamanı nasıl geçireceğim diye düşünürken temmuzu da böylece bitirmiş oluyorum. bebekle ilgilenirken zaman çok çabuk geçiyor. gelince karnını doyuruyorum bu biraz zor oluyor o yüzden belki biraz zalimce gelebilir ama yöntemim önce açlıktan kıvrandırmak sonra yemeğini iştahla kendi yemesini izlemek.çocuklara zorla hiçbir şey yaptıramazsınız.sonra öğle uykusu. neyseki o rahat oluyor,zorluk çekmiyorum.biberonla sütünü verip biraz sallayınca hemen uyuyor.uykusu da güzel ,3 saat deliksiz uyuyor.üstelik öyle sessizlik lüksü de aramıyor.ortalama saat 4 buçuk gibi uyanıyor. bir neşe inanılmaz.parka gidiyoruz, burada zalim acıktırma planım devreye giriyor.bir saate yakın parkta oynuyoruz,sonra eve geliyoruz.bazen annesi geliyo tam o saatte, bazende bizimle akşam yemeğine kalıyor.ne yaparsak yapalım oyuna çevirmek zorundayız.oyun olmadan keyif olur mu?
buraya kadar hep rastladığım bebek annelerinin hazırladığı bloglar gibi oldu.içlerinde güzel olanları da var ama bazıları gerçekten çok gereksiz:'ecem su bugün kakasını güzel yaptı!','samet berk kafasını kırdı' şeklinde rapor yazanlar.bugün okuduğum bir tanesi güzeldi ama.blogun ismi Jasmine green tea sanırım.

böylece bebeklerle iyi anlaştığım ortaya çıktı sanırım.yedi sekiz yaşına kadar her çocuğu kendime hayran bırakabileceğim konusunda iddialıyım. yarım saat içinde bu yaşlardaki her çocuğu bensiz yaşayamaz hale getiririm. en sevmediğim yaş grubuysa yedinci ve sekizinci sınıflar yani yaklaşık 12-13-14 yaşları.nefret ediyorum demek istemem ama,onların o çok bilmiş halleri, sınıfta sürekli birbirlerine sataşıp durmaları, yalvarma bağımlısı olmaları beni tiksindiriyor.katlanamıyorum o yaş grubuna.bu çocukların liseye geçer geçmez pısmaları çok komik ama,bir senede ne değişiyosa?ıyyyyh.sevemiyorum.liselilerle problem yok seviyorum onları.komikler en azından.

temmuzda sabah saatlerinde geniş ailenin tekrar bölümlerini izliyorum. geç farkettiğim bir dizi oldu.oldukça eğlenceli,mürselle ulvinin hastasıyım.bu da benim cevo:













yeni farkettiğim dizilerden biri de 'the philanthropist' . bi kere adam çok hoş. fragmanda türkiyede de bir bölümü var, o bölümde acaba ne çeşit bir yolsuzluğa parmak basacak bakalım.genelde konular gittiği ülkenin hükümetinin bağlantılı olduğu yolsuzluklar oluyor. sonunda tatlıya bağlamayı başarsa da dürtme var.şimdilik oturmadı dizi ama umutluyum.

yaz dizileri ...ne biliyim yavan galiba.sene içinde devam ettirilebilir olarak 'şen yuva'yı görüyorum.dizide levent üzümcü daha ön plana çıkmalı bence.farklı bir tarzı var.beğeniyorum.

bu arada meral ,verdiğin linkteki oyunların hepsi virüs alarmı veriyor ve çalışmıyor(ohh yeah!virüs alarmı vermesine rağmen çalıştırmayı denedim.çok sıkılıyorum napıyım).
oturup gelecek senenin projesini çıkartmam gerekiyor. konu belli ,üretmek gerekiyor. işin gıcık kısmı.

şimdilik böyle.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder