senin odanla sınırlı mı kalacaktı?
mal.
bir haftadır temizlik yapıyoruz, neşesi falan kalmadı artık. neyseki bitti.ama itibarım da arttı. sevdiğim yemekleri yaptırıyorum, şokolalar aldırıyorum.bir keresinde toybox bile aldırdım. şımarıklığımın zirvesindeyim. elektrik kazası da biraz etkili olmuş olabilir.
placebo placebO placeBO placEBO plaCEBO plACEBO pLACEBO PLACEBO
sonunda bütün albümü dinledim. gerçekten çok beğendim.şarkıların hepsini sevdim ama bir kaç tanesini tekrar tekrar dinledim. o şarkılar:
(battle for the sun saymıyorum çünkü 1 aydır dinliyoruz)
1. speak in tongues
2. ashtray heart
3.happy you're gone.
4.the never-ending why
5.kitty litter
hepsini yazasım var.
(sıralama en sevdiğim sırası değil hepsi çok güzel. bir sıralama yapılsa ilk başa 4 numarayı alırım şimdilik, 5 de olabilir.hastası oldum)
'for what its worth' hala dinleyemedim.bir problem var ama nedir anlamadım. arkadaşlarımın hepsi evlenmeseydi belki düşünebilirdim 23 hazirandaki konsere gitmeyi. gıcık şeyler. aslında tanıdığım ünlü olan nazan istanbuldadır ve kesin gider konsere.evli de değil üstelik, tadından yinmez.öfff
atv deki çocuk şarkı yarışmasını yavaş yavaş sever oldum. Şebnem diye bir çocuk var bayıldım. çok yetenekli. bence izleyin.
bahar temizliği ve placebonun yanyana bahsedildiği bir yazı daha bulmak istiyorum. evet istiyorum bunu.
31 Mayıs 2009 Pazar
25 Mayıs 2009 Pazartesi
can't touch this
pazartesileri koşullanmış biçimde temizlik yaptığım gündür, bahsetmiştim. Artık baharda geldiğinden ve eninde sonunda duvarları silme işi başıma kalacağından odamın duvarlarını bugün çıkarıyım aradan dedim. oda küçük ve bir sürü eşya (elbise dolabı, yatak, çamaşır dolabı , kitaplık, bilgisayar masası ve bunlar yetmiyormuş gibi annemin odamı ardiye gibi kullanması sonucu dolapların üzerinde konuşlanan eşyalar) var. duvar silmekten çok bu eşyaları yerlerinden oynatmak mesele. sabah enerjisiyle işe giriştim. bütün eşyaları odanın ortasına çektim(yazması yapmasından tabiki daha kolay). sonra olağanüstü işeyarar MOP' umla (binbir zorlukla ve yerde sürünerek duygu sömürüsü yoluyla aldırdığım mop. sayesinde külkedisinden kapıcı cafer statüsüne geçtim.yavaş yavaş yükseldiğimi hissediyorum ) duvarları prilli su eşliğinde bir güzel yıkadım.bahar temizliği yapan kadının neşesinin yanında başka neşe tanımam. ardımdan annem duruladı. camları da sildik. eşyaları tekrar yerlerine iterken kabloyu (sürekli prize takılı) tuttuğumla kolumun dalgalanması bir oldu.220 volt bir anda daha yoğun bir ortam olan 'et'e geçince dalga boyu büyüdü ve gerçek bir electric boogie yaşadım. resmen frekansı hissettim (söylemesi ayıp fizik bilgim ortalamanın oldukça üstündedir. şehir şebekesinin frekansını yakından anlayamayız ama gece dışarıda uzaktan şehir ışıklarının bir yanıp bir söndüğünü görürüz.)yakından bütün benliğimle yaşadım. kabloyu bıraktığımda elim biraz uyuştu ve sonrasında da hafif bir sıcaklık artışı oldu.
en sonunda benim odanın işini bitirdik. odada toz namına birşey kalmadı. baharın gelmesiyle coşan burnumun da toz bahanesi ortadan kalkmış oldu(bahar alerjisi burnumu tasarruflu musluklara çeviriyor(aslında su az akıyor ama nerdeyse yarı yarıya hava bastığından tayzikliymiş hissi veriyor)).
the office in 5. sezonun 27. bölümü var mı yok mu? delirecem. seviyorum naapıyım!
internette gezerken bile bazen sıkılan biriyim(çok kere sıkıcı yapımdan bahsetmiştim). sıkıldığımda da blogları geziyorum.malezya dan ne kadar çok blog var. özenti malezyalı teenage ler blogları istila etmiş durumdalar. bir de yaptıkları uyduruk kartları (tebrik kartları, doğum günü kartları...) pazarlayan blog sahipleri var. kahve muhabbeti gibi olacak ama bu insanların işi gücü yokmu lütfen ya! 3 tane kartı satsan ne kazanacaksın? harcadığın zamana, malzemeye değermi? tabiki herkesin derdi senin gibi para değil yıldızcım.onların nafaka problemi yok! heralde isveçliler ya da norveçliler gibi zenginlikten intihar etmeyelim diye kafalarını meşgul edecek birşeyler arıyolar.
en sevdiklerim yemek blogları ve moda blokları.
giysilerimin -tişörtler ve kotlar hariç- büyük bir bölümünü anneme yaptırıyorum. nazar değmesin annem bütün zamanların ve bütün dünyanın en iyi terzisidir. bu yüzden moda blogları model ararken oldukça yardımcı oluyor. bu konuda da kore ve japonyanın üstünlüğü var. bloglar içinde ağzımı sonuna kadar açıp izlediğim bloglar ise gezi blogları.gezdikleri yerleri bir güzel fotoğraflayıp bloglarda sergiliyorlar. hayatta en çok gıpta ettiğim insanlar rahatça dünyada istediği her yere gidebilen insanlardır.
konu açılmışken tv8 de gülhanın galaksi rehberinin hastasıyım. Gülhana da bakarsan benim gibi anasının kuzusu. resmen yurt dışı tur hizmetiyle dünyayı geziyor bir de üstüne para alıyor. deli gibi kıskanıyorum. gülhana kimsenin nazarı değmezse benim değer (Açma o gül ağzını gülom nazar deyer)
bugün de hiç çalışmadım haa!
en sonunda benim odanın işini bitirdik. odada toz namına birşey kalmadı. baharın gelmesiyle coşan burnumun da toz bahanesi ortadan kalkmış oldu(bahar alerjisi burnumu tasarruflu musluklara çeviriyor(aslında su az akıyor ama nerdeyse yarı yarıya hava bastığından tayzikliymiş hissi veriyor)).
the office in 5. sezonun 27. bölümü var mı yok mu? delirecem. seviyorum naapıyım!
internette gezerken bile bazen sıkılan biriyim(çok kere sıkıcı yapımdan bahsetmiştim). sıkıldığımda da blogları geziyorum.malezya dan ne kadar çok blog var. özenti malezyalı teenage ler blogları istila etmiş durumdalar. bir de yaptıkları uyduruk kartları (tebrik kartları, doğum günü kartları...) pazarlayan blog sahipleri var. kahve muhabbeti gibi olacak ama bu insanların işi gücü yokmu lütfen ya! 3 tane kartı satsan ne kazanacaksın? harcadığın zamana, malzemeye değermi? tabiki herkesin derdi senin gibi para değil yıldızcım.onların nafaka problemi yok! heralde isveçliler ya da norveçliler gibi zenginlikten intihar etmeyelim diye kafalarını meşgul edecek birşeyler arıyolar.
en sevdiklerim yemek blogları ve moda blokları.
giysilerimin -tişörtler ve kotlar hariç- büyük bir bölümünü anneme yaptırıyorum. nazar değmesin annem bütün zamanların ve bütün dünyanın en iyi terzisidir. bu yüzden moda blogları model ararken oldukça yardımcı oluyor. bu konuda da kore ve japonyanın üstünlüğü var. bloglar içinde ağzımı sonuna kadar açıp izlediğim bloglar ise gezi blogları.gezdikleri yerleri bir güzel fotoğraflayıp bloglarda sergiliyorlar. hayatta en çok gıpta ettiğim insanlar rahatça dünyada istediği her yere gidebilen insanlardır.
konu açılmışken tv8 de gülhanın galaksi rehberinin hastasıyım. Gülhana da bakarsan benim gibi anasının kuzusu. resmen yurt dışı tur hizmetiyle dünyayı geziyor bir de üstüne para alıyor. deli gibi kıskanıyorum. gülhana kimsenin nazarı değmezse benim değer (Açma o gül ağzını gülom nazar deyer)
bugün de hiç çalışmadım haa!
21 Mayıs 2009 Perşembe
kahve falı
türk kahvesini çok iyi beceremiyorum.hiç bir şeye benzemiyor maalesef. geçen yine yaptım. eh işte. galiba kendi yaptığım türk kahvesinin tadına alıştım. kahvemi içip fincanı kapattım. (aha 22:22 biri beni düşünüyor) kendim açtım baktım ve her zamanki gibi birşey çıkaramadım.anneme götürdüm: annemin yorumu hep aynı 'amaaaan bir sürü balık, çok para kazanacaksın yakında' bu yorumu bekliyordum daha doğrusu istiyordum. çıkmadığı aşikar. ama yine de bunu duymak hoşuma gidiyor. ama bu sefer uzun uzun aradı aradı ve de aradığını buldu 'yıldıııız burda bir gelinle bir damat var. kısmetin açılmış. bak şu gelin duvağı uçuşuyor yanındaki de damat (baktım baktım kimseye benzetemedim koca kafalının tekiydi.). Para yok mu para deyince 'olma mı var bak kocaman bir balık' dedi. annemin sıralamasının değiştiğini anlıyordum. para kazanamayacağımı anlayınca evliliği ilk sıraya koydu.
çok sıkıldım. ama sıkıntımın nasıl geçeceğini de bilmiyorum (anannemi hatırladım rahmetli sıkıldım deyince ' evlenince geçer ' derdi. aynı annannem 'kızlar kocayı birşey sanmış ilk geceden usanmış ' da derdi.) 1 ay sonraki sınava hazırlanıyorum. asıl sıkıntım da bundan galiba. eğitim dersleriyle olan münasebetimden bahsetmiştim. çalışırken sorulardaki hikayeleri dedikodu yöntemiyle aklımda tutmaya çalışıyorum mesela: 'mühendis olmak isteyen Ayşeye babasının öğretmen ol baskısı ayşede rol karmaşasına sebep oluyor ' ya da 'Murat 'ın ağlama davranışı androjen cinsel rol kimliği dir' gibi. böylece hayali bir dünya yarattım ve bu dünyadaki herkesi bir gelişim evresi problemiyle eşleştiriyorum. işe yarayacak mı pek emin değilim ama en azından bu çalışma zamanlarını biraz daha çekilir hale getirdim. resmen Murat'ı Ayşe 'ye , Ayşe' yi Şermin 'e (20 lik şermin evlenmek için kimseye güvenemiyormuş bu da eriksonun yakınlık-uzaklık ilkesiyle açıklanıyor) çekiştiriyorum.
bugün çorum 'a toprak yağdı. lanet gibi tövbe tövbe.
çok sıkıldım. ama sıkıntımın nasıl geçeceğini de bilmiyorum (anannemi hatırladım rahmetli sıkıldım deyince ' evlenince geçer ' derdi. aynı annannem 'kızlar kocayı birşey sanmış ilk geceden usanmış ' da derdi.) 1 ay sonraki sınava hazırlanıyorum. asıl sıkıntım da bundan galiba. eğitim dersleriyle olan münasebetimden bahsetmiştim. çalışırken sorulardaki hikayeleri dedikodu yöntemiyle aklımda tutmaya çalışıyorum mesela: 'mühendis olmak isteyen Ayşeye babasının öğretmen ol baskısı ayşede rol karmaşasına sebep oluyor ' ya da 'Murat 'ın ağlama davranışı androjen cinsel rol kimliği dir' gibi. böylece hayali bir dünya yarattım ve bu dünyadaki herkesi bir gelişim evresi problemiyle eşleştiriyorum. işe yarayacak mı pek emin değilim ama en azından bu çalışma zamanlarını biraz daha çekilir hale getirdim. resmen Murat'ı Ayşe 'ye , Ayşe' yi Şermin 'e (20 lik şermin evlenmek için kimseye güvenemiyormuş bu da eriksonun yakınlık-uzaklık ilkesiyle açıklanıyor) çekiştiriyorum.
bugün çorum 'a toprak yağdı. lanet gibi tövbe tövbe.
6 Mayıs 2009 Çarşamba
hıdırellez
orion la akrep gibi hıdır ile ilyas.bu ikililer hiçbir zaman kavuşmazlarmış.gökyüzünde orion u gören akrebi göremez, akrebi görebilen bu sefer orion u göremezmiş (dünyayı tam küre kabul ettiğimizde bu iki takımyıldız öklid uzayında çapı altkümesi olarak kabul eden bir doğru üzerinde ). akreple orion ilişkisi bir kaçma kovalama ilişkisi diye anlatılıyor(böyle buyurdu mitoloji) ama hıdır ile ilyasınki bir hasret , kavuşamama öyküsü. ikisininde tarihleri örtüşüyor. hızır(yanlış yazmadım) günleri mayısta başlıyor, kasım günleri kasımda. akrep günleri kasımda başlar (kuzey yarımküreye göre düşünüyorum) mayıs başı güneye kaçar sonra orion belirir. google earth planet sağolsun, hangi takımyıldız nereye denk geliyor öğrendim. güneyden görülenleri göremiyoruz yazık ki. ama bize en yakın takımyıldızlar kuzeyden görülüyor (andromeda ve üçgen). bir de uydu takımyıldız var bize en yakın bazıları üçgen yerine onu gösteriyor (adı da yanlış olmasın bernard galiba).konu dağıtmada üstüme yok.
bu sıralar aklıma sıkça gelen bir şarkı (aslında görüntü,bazılarına göre de klip) var. siyah takım elbisesi beyaz gömlek ve siyah papyonu ardından bütün bu kombinasyonun üzerine bel üstünde sonlanan siyah peleriniyle Metin Milli insanı huzura sevkeden bas sesiyle ve şarkısı:

Ay beyaz deniz mavi
Oynasın kızlar
Yarinden ayrılanın
Yüreği sızlar.
kedi zamanı neyseki bitti. yaz geldi ve sitemize bu sefer kuşlar dadandı. ülkemiz çok çeşitli kuşların anavatanı ve çorum da iklim yapısıyla farklı kuşları yılın her döneminde ağırlayan bir coğrafya. etrafı bir sürü ötücü kuş sardı. her sabah neşeyle şakıyan kuşlarla uyanmak bir an için insana iyimserlik aşılıyor. evimiz 1. katta ve pencereme çok yakın bir çam ağacı var. yeni komularım bir karatavuk çifti. komşumun karatavuk olduğunu internetten öğrendim.sabahları beni güzel sesleriyle uyandıran bu çifte aşık oldum (hastası oldum dememek için kendimi zor tuttum). bütün gün birbirimizi gözetliyoruz. onları hayranlıkla izlerken bahçede yağmurla dışarı kafasını uzatan solucanları uzata uzata çekip yutma görüntülerini aklıma getirmemeye çalışıyorum. internetteki bilgiye göre yumurtlamış olması lazımmış dişinin ama yumurta falan yok ortada.
kuşlarla ilgili çok güzel bir türk sitesi buldum gerçekten çok güzel hazırlanmış. tek tek anavatanı türkiye olan kuşların bütün özellikleri hangi tarihlerde nerde görüldüğü ayrı ayrı sınıflandırılmış ve bazılarının sesleri ve video görüntüleri de eklenmiş .ellerine sağlık kim yaptuysa mükemmel olmuş. hemen sık kullanılanlara ekledim.
http://www.trakus.org/ süper doğrusu.
bu akşam atv ana haber sunucusu ne yaptı Allah aşkına. efendim haber obama haberi: obama sıradan halk gibi hamburgerciye gitmiş sıraya girmiş parasını ödemiş falan filan..ve atve ana haber sunucusunun yorumu:' bill clinton da böyleydi obamada böyle. ammaaa bush cık(sadece türklerin kullandığı iddia edilen hayır anlamına gelen kafanın çok az geriye atılması eşliğinde kullanılan bir ifade) böyle değildi' dedi ve bence hayatının utancını yaşadı.tüh tüh tüüühh.
bir ilk bahar sabahı
güneşle uyandın mı hiç
çılgın gibi koşarak
kırlara uzandın mı hiç
geçen günlere yazık
yazık etmişsin gönül sen
öyleyse hiç sevmemiş
sevilmemişsin gönül sen.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)