küçüklüğümde yaşadığım bir olayı annem hep anlatır.hatırlayamadığım yaşlardan bahsediyorum.en fazla 2 veya 3.bu hikayeyi her dinlediğimde de ağlamamak için kendimi zor tutarım.çünkü o durumda ne hissettiğimi hatırlayamasam bile bu hissin kesinlikle nasıl bir şey olduğunu biliyorum.olay şöyle: annemle eczaneye gitmişiz, ben raflardaki oyuncaklara uzaktan hayran hayran bakıyor ama elimi uzatıp bir tanesine bile dokunmuyormuşum.annem bu olayı o yaşta bu faziletli davranışı sergilememden dolayı övgüyle anlatıyor.benim için ise tamamen hüzünlü bir durum. bir kere olay kesinlikle benim o yaşlarda faziletli davranışın ne olduğunu bildiğimi göstermiyor çünkü o yaşlardaki bir çocuk bunun doğruluğunu tartacak kadar ahlaki yönden gelişmiş değildir.normal olan o çocuğun en azından dokunmak için oyuncağa uzanmasıdır.yani istemesidir. Allah aşkına bundan daha normal birşey var mı dünyada?peki o zaman ben niye uzanmamıştım? çok iyi biliyorum:çünkü daha önce yabancı bir yerde hiç bir şey istenmemesi gerektiğini acıyla öğrenmiştim.biz küçükken annem çok sinirliydi.çok bağırırdı ve bu beni korkuturdu.insan annesinden korkmamalı bence. böylece bu bilgiyi hiç bir yerde hiç bir şey istememeye genelledim. kimseden hiç bir yardım istememek, istemeyi bilmemek.ailemden bile bir şey isterken kusacak gibi oluyorum.istemek bana ayıp diye öğretildi.istediğimde korktum.istemeyi bilmediğimden hiç bir şey yok elimde.
şu anda bunları çok kötü bir ruh haliyle yazıyorum.burası rahat.eğer derdimi başkasıyla paylaşırsam ondan zaman ve şefkat istemiş olurum.
bugün yatarken uykuya dalmadan önce ne düşüneceğime sabahtan karar vermiştim. ya da verdirilmiştim, belliydi neyin hayalini kuracağım ama akşam öyle kötü bir an yaşadım ki,oracıkta o lafları ederken dilim kopsaydı yeriydi.nasıl telafi olur, bundan sonra hayatım nasıl devam eder bilmiyorum.her zaman samimiyetsiz bir durum olur mu, yoksa eski daha az zararsız günlerime geri dönüş imkanı olur mu onu da bilmiyorum. aslında tamamen yanlış anlaşıldım.benim ağzımdan çıkan sözler zamanın büküldüğü yerden kıvrılıp kulaklara başka türlü yerleşti.bir anda aile içinde sadece kendini düşünen iğrenç bir yaratığa dönüştüm.burada bahsetmeyeceğim tabi ama neleri feda ettiğimden kimsenin haberi yok.son bir kaç gündür yaşadığım her şey bu fedakarlıkların bir sonucuydu.
tabi herkesin derdi var, Allah sağlık versin. öyle pişmanım ki yaptığım herşeyden, bundan sonra ne yapsam boş.bir boşverebilsem. 'amaaan' desem içten bir şekilde.düşünmesem ne olacak ,nasıl olacak diye.aslında düşünme be yıldız, ne yaparsan olmaz ne yaparsan olur. madem bir etkide bulunamıyorsun, niye uğraşacaksın ki!olacaksa olur. olmayacaksa boşuna debelenme.koyver gitsin.
bugün onuru gördüm karşı kaldırımdaydı. koyu yeşil atkımsı bir aksesuar vardı boynunda. o ara bir 'acaba?' dedim.ama ferhat güzel modeli değildi en azından bağlanma şekli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder