nasıl başlayayım bilemedim.
argümanlarımın iyileştirilmesi projesi kapsamında bir dizi sınava gireceğim aşikardı. efenim ingilişce sınavları, ales falan.şu günlerde gündemde ales sınavı var. sınava girmek için cuma ankaraya gitme işini erteledim ve pazar sabahı 9:30 da olan sınava yetişmek için sabah saat 3 te en güzel uykularımdan uyanarak zavallı babamı da uyandırarak otobüse bindim. herşey olağan seyrinde gelişti ve saat 6:30 da ankaradaydım. sınava daha saatler vardı, önce kahvemi içmeliydim(eğer içmezsem sersemliğim katlanarak büyür.). kahve konusundaki katkılarından dolayı STARBUCKS a teşekkürü bir borç bilirim. çok büyük bir boşluğu dolduruyor. pazar günü sabah 7 de nerden bulursun kahveyi? kahvemi güzelce hüplettikten ve hüpletirken saat 8 e kadar oyalandıktan sonra sınav yerini bilmediğimden dolayı 8 de yola çıktım ve benim için bilinmez olan fakat aslında oldukça merkezi bir yerde bulunan sınav mahaline kısa sürede ulaştım. Allah'ım herşey ne kadar da mükemmel gidiyordu.okulun önünde de epeyce bekledikten sonra sınıflara alınmaya başlandık güzelce kapıdan geçtim, çişlerimi falan hallettikten sonra sınıfa doğru yöneldim.sırama doğru ilerledim ve o da nesi? yerimde başka biri oturuyor.ama nasıl olur.ösym hata yapmış, inanılmaz.yerimde oturan kızla bu durumu anlamaya çalışırken görevli geldi bir süre de onunla inceledik durumu.sonra yerime oturan kız durumu farketti.' ama sizin sınav tarihiniz 9 mayıs' neeyyyy?ilk tepkim 'kafaya baaak!' oldu. o anda beni anlatan resim şuydu:

amerikan filmlerinden, dizilerinden salak durumuna düşen kişinin kendini boynuzla süslemesi ifadesi. iyice amerikan özentisi olduğum da bu sayede ortaya çıktı. blogumda görünen ilk resmimin bu olmasını istemezdim ama böylece hakettiğim cezayı da aldığımı düşünüyorum.
orada bulunanlar için anlaşılabilir bir durumdu ya da bana öyle davrandılar o sırada. ben gittikten sonra ikisinin birden 'gerizekalı' dediğine neredeyse eminim.ankarada kalıyor olsam basit bir şaşkınlık hali diye geçiştirebilirdim. ama sınava girmek için katlandıklarımı hatırladıkça sinirlerimi hoplata hoplata binadan ayrıldım. kendimi çoğunlukla dışardan izlediğim için olayın komikliğiyle kah kendi kendime gülerek ve yaptığım salaklığın etkisiyle kah kızarak manik depresif yüz ifadesiyle teyyy balgattan beşevlere yürüdüm.o sırada oldukça kalınlaştığı için kafamı kıracak kadar sert bir zemin bulamadım. milli kütüphane önündeki adada duran havaya doğru sivriltilmiş garip yapı bunun için uygun gibi göründü ;gözüme gelir diye vazgeçtim ( göze gelmesi şeysi ,alıntı:modern sabahlar).
yıllar önce meralin gölbaşı macerası aklıma geldi. artık benim maceram onun yerini alır sanıyorum. hey Allah'ım o kadar masraf, uykularım(benim uykularım sizinkilere göre biraz daha değerlidir.)...
eee şimdi napıyım diye dolanırken biraz geziyim bari diyerek ankamall e gittim. saat 11 den 2 ye kadar gezdim dolaştım her yerleri karıştırdım. sonra ucuz tükanlardan birinden chip puanlarımla 14.99 a bir gömlek aldım.zararla başlayan günüme gününü göstermiş oldum.
benim aklımda -niye bilmiyorum- sınav tarihi 2 mayıs kalmış. olur olur..
artık eskisi gibi her hafta almasamda yolculuktaki eşsiz refakatleri dolayısıyla mizah dergilerini takip ediyorum. daha penguen bile ortada yokken leman da en sevdiğim yazar-çizerlerden birisi metin fidan uykusuza geçmiş, iyi de olmuş.

bugün flash tv(arayan flash tv de çok malzeme bulabilir.) de türk filmi Feride ye rastladım. emel sayının filmi. filmin her sahnesi ayrıca incelenmeye değer. ama burda emel sayın feride şarkısını söylerkenki sahnesinden bahsedeceğim. efenim emel sayın şarkıyı söylerken 'feride' kısımlarını söyleyen arka vokalleri diyorum. belki assolistin sesinin güzelliği daha net ortaya çıksın diye bu uygulama yapılıyor olabilir ama bu filmdeki vokaller korkunç bir sese sahip.boru gibi erkek vokaller. emel sayın şakırken bülbüller gibi, arkada 'feride , feride ' diye homurdanan adamlar hiç olmamış.aynı filmde plajda danseden(bunu gerçekten merak ediyorum: eskiden plajda diskovari danslar gerçekten yapılıyor muydu?güneşin altında manyak gibi) tek sıra halinde dizilmiş gençlerin yanına 4 tane deli adam gelip plajın güzelini seçiyoruz, seçtik diyip emel sayını omuzlarına alarak kaçırıyorlar.şarkılarla dolmayan film süresini abuk subuk sahnelerle doldurmaya çalışmışlar. o filmdeki en sevdiğim sahnelerden birisi de feridenin kız kardeşleri rolündeki kızların emel sayın sahnede şarkı söylerken arkada zıplayarak gitar çalmaları. çok hoş ama.