24 Ocak 2010 Pazar

şu anda

BI-RA-KI-YO-RUM

BI
rakmak için bir sürü sebep vardı.baştan beri problemliydi. okulun kapısından girerken adımlarım geri geri gidiyordu, danışmanımı değiştirdiler, yöneticilerle tartıştım, mimlendim, benimle hiç ilgisi olmayan hocalar bile bu işe karışmaktan kendilerini alamadılar, yönetime yaranmak adına daha düne kadar 'aman ne kadar iyisin, başarırsın, becerirsin' leri sıralayan bir tanesi ders ekleme bırakmada bile sorun çıkardı. ve onun dediği oldu. sindirildim.
RA
rahatsızlık veren durumlardan birisi de bazı hocaların beni odalarına çağırıp tamamen haklı olduğuma benimle birlikte kanaat getirip sözde yanımda olmalarıydı. aslında beni o kadar umursadıklarını düşünmüyorum daha doğrusu biliyorum. ama ben olsam öğrencime biraz sahip çıkardım. en azından bir yol arardım. 'yapacak bir şey yok 'demek daha mı kolay?
KI
sa doktora maceramla birlikte bu okuldan hocaların tek tek ne kadar şikayetçi olduğunu, makam düşkünü insanların güçlerini küçük öğrenciler üstüne basarak biraz daha pekiştirdikleri ve bu güçten memnun olmayan diğer bilim insanlarının sindirilmeyi öğrendiklerine şahit oldum. odalarda kapılar kapalıyken çok atılıp tutuluyor ama neden bu uygulamanın yapıldığını sormaya bile yaklaşılmıyor.bu güç gösterisinin kime ne faydası var.kimin haberi oldu. kimin canı sıkıldı benden başka. belki de diğer okullarda da böyle.
YO
yorulmuştum da biraz aslında. her ne kadar bu cümle kendimi rahatlatma düşüncesi gibi gözükse de yol beni gerçekten yordu.bir türlü ankaraya yerleşmeyi beceremedim.önceden o kadar yıpratmıyordu, her hafta sabah 5 arabasıyla bile derse yetişmeye çalışıyordum. ama şimdi öyle değil. herşey problem oluyor.kalmak zorunda olduğun günler ise daha beter sorun.
RUM
rumuz: sıkkıncan

soru: peki şimdi ne olacak?
cevap:dur azıcık biraz. daha annemlere söylemedim. aslında beni kırmamak için destekler görünüyorlar ama harcadığım zamana, paraya, emeğe benden çok acıyorlar.aslında okulda yaşadığım problemlerden haberleri var, bu kararım anlamlı gelebilir ama bilemiyorum.
söyledikten sonra bu seneyi boş geçicem ve başka bir okul denemeyi düşüneceğim.ve bunun için argümanlarımı (moda terim) geliştirmeye çalışacağım. ankara veya başka bir yer. belki de kalır bu iş burada, eğer hayatım başka bir yöne doğru kayarsa tabi!yani öyle bir şey olur ki umrumda olmaz mesela.
kendi kendimi teselli edemiyorum.mantıklı düşünemiyorum,saplanıp kalıyorum.bu büyük bir eksiklik,başkası yapmalı bunu bana.
bu kararımın beni rahatlatması gerekiyor değil mi?beni şu anda rahatsız eden bundan sonra ne olacağı. bakalım.

18 Ocak 2010 Pazartesi

izdüşümü

umudun benim için var olduğu, türlü türlü hayaller kurduğum, hayatımın dümeninin sadece bende olduğuna inandığım ilk gençlik yıllarım...sık sık hatırlıyorum.bir keresinde gençlik ya da çocukluk günlerini çok sık hatırlayan, o günleri özlemle anan kişiler için bu durumun depresyon belirtisi olduğunu duymuştum ya da okumuştum. o günlerden de aklımda yer etmiş bir televizyon programı İZDÜŞÜM. TRT3 de pazartesi günleri 2 saat süren, ilimizde ulaşabileceğimiz tek yabancı müzik kaynağı. programın adı izdüşüm ama arkadaşlarımdan birinin bu ismi özellikle ya da bilmeyerek İZDÜŞÜMÜ olarak telafuz etmesi. mesela 'dün akşam izdüşümü izlediniz mi?' yerine 'bu akşam izdüşümünü izlediniz mi?' demesi.
yaw bu konuyu da birisi daha önce yazmış.şimdi onun yazdıkları aklıma geliyor, o yüzden bu konuda daha fazla yazmak istemiyorum.halbuki bi sürü şey vardı aklımda, neyse.

geçen hafta ankaraya gittiğimde zamandan kazanmak için burger king e girdim.dışarıdan bakıldığında kimse görünmüyordu ama içeri girince aslında kalabalık olduğunu anladım ama girmiş bulundum bir kere.bekle bekle sıra gelmez,çocuk da biraz uyuşuktu.burger king e giriş gerekçem geçerliliğini kaybetmeye başlıyordu.durumum diner dash de diğer karakterlere göre daha az sabır gösteren yeşil saçlı ve yeşil tayyörlü zenci iş kadını gibi olmuştu. aynı onun gibi tepkiler veriyordum.oynarken onun o hallerine çok gülmüştüm ama şimdi hiç komik değildi bu durum. yemeğimi yarım kalp kala aldım. ama bu seferde yer kalmadığı için daha önce kırmızı birinin oturduğu yere oturmak zorunda kaldım, bonus da alamadım. o da çok saçma be .yemeğe en fazla 40 dolar veriyorsun ama aynı renkte birisinin daha önce oturduğu yere oturursan en az 100 dolar veriyorsun. ama yarım kalple oturduğum için yemeğe fazla para vermemiş gibi oldum.

saçlarımı aslan yelesi kestirmeye karar verdim. bundan bir kaç yıl önce de bu modelden kestirmiştim ve çok hoşuma gitmişti.bon jovi olmuştum adeta.



hey yavrum.



alttaki resmin resmin saçlarla ilgisi yok ama çok hoş gerçekten.








ve işte merali bu saçlarla hayal ediyorum:

meralin de bir kerecik olsun aslan yelesi kestirmesini istiyorum. o artık serpil çakmaklı olur.




hikaye yazayım diyorum ama kendimi o kadar çok düşünüyorum ki, kendim dışında başka bir dünya hayal edemiyorum. bensiz olur mu , lütfen?