30 Aralık 2008 Salı

eşantiyon



internet üzerinden alışverişin hastasıyım.dışarı (çorum çarşısı-hala çarşı var,AVM değil bildiğin sıra sıra tükanlar-) dan bakmadan önce internetten fiyatlara bakıyorum.almayı çok istediğim ya da almak zorunda olduğum birşey olduğunda elimden geldiğince alışverişi internetten yapmak için artılar arıyorum.efendim çorumda olmuyor ürün ya da fiyatı daha uygun oluyor vs. ama internetten alışverişi asıl sevmemin nedeni ürünlerle gelen eşantiyonlar.

bir keresinde küçük bir nivea krem geldi(sevinçten ağladım) takvim, ajanda...



yılbaşıyla birlikte firmaların da eşantiyon günleri başladı. daha gençken de yılbaşında alınan ajandaların hastasıydım.babamın işyerine hediye ajandalar geliyodu.o da bana getiriyodu sağolsun(ajandayı işlevi doğrultusunda kullanmayanlardanım-kullanabilenlerinde hastasıyım-arkadaşım zeynep her sene yılbaşında para vererek ajanda alır. aynı zeynep hiç sektirmeden gece 12 de yatar sabah 8 de kalkar.evet)ama 1 ay kadar sonra üstünde bir parmak tozla birlikte tozu alınacaklar listesine adını yazdırır. neyse konudan saptım.



yine yaşasın eşantiyon gelecek diye internetten kitap aldım.kitap geldi güzel hoş. fakat eşantiyonlarım nerde(ceza nerde ceza,hani ceza-rahmetli-)kargo poşetini salladım faturaların arasına baktım.yok oğlu yok.sinir oldum.o derece ki kitabın arasına baktım ki belki sokaklarda dağıtılan cüzdana konan küçük takvimlarden sıkıştırmışlardır diye. bu sefer kederimden ağlayacaktım.al yarın yılın son günü ben nerden eşantiyon alıcam.isim veriyorum: pegem yayıncılık sana sesleniyorum.sitede her alışverişe masa takvimi ve cep ajandası diye reklam yapıyosun.sadece bu hediyeler için firmanızı tercih edenler var(en az 1 eleman var).bu bloğu(aman buna türkçe isim bulsunlar ya! ses yımışamasında problem yaşıyorum sanki sözcüğün kökü blok muş da 'k' yımışayıp 'ğ' olmuş gibi halbüse blog. ama blogu diye okumak ne iğrenç)okuyan varsa uyarıyorum seni arkadaşım çabık sil pegem yayıncılığı listeden. çünkü eşantiyon gelmiyoo.yılbaşı bu be. insan bi takvim koymaz mı?ben niye internetten alıyım o zaman .bi de o kadar kargoya para ver.idefixe den al kitabını.zaten şimdi aldığım kitap idefixe de olaydııı...neyse ki penguenden aldım takvimimi 1.5 ytl pegem yayıncılık 1.5 ytl.sinir!
söylemeden geçemiycem çöpçüler kralı en sevdiğim kemal sunal filmi olmasının yanında en sevdiğim türk filmleri sıralamamda da ilk 3 e girer. bu filmin bana kazandırdığı replikler:
1:(daha önce de kulladım) 'kafama sıçıyım'
2:(yeri geldikçe kullandığım): 'parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği'

28 Aralık 2008 Pazar

lanet

hayatımın niye bu kadar kötü durumda olduğunu anladım galiba
hepimize gelen bir takım maillerden dolayı oluyor.
hiç birine itibar etmedim. sonra da lanetlendim.bu mailler şöyle mailler:BU MAİLİ EN AZ 10 KİŞİYE GÖNDERİN DİLEĞİNİZ GERÇEK OLACAK, 20 KİŞİYE GÖNDERİRSENİZ ZENGİN OLACAKSINIZ, AMA GÖNDERMEZSENİZ ALLAH SİZİN BELANIZI VERSİN.YERİN DİBİNE GİRECEKSİNİZ,FERAHA KAVUŞAMAYAKSINIZ.
ve durum ortada.

23 Aralık 2008 Salı

zıçan adam

ya ne olacağıdı yıldız hanım?

beğenmediğin okul kollarını açıp seni bekliyodu hemi?

kimseyi küçümsemeyim-kendimde dahil-kimsenin arkasından geri zekalı, aptal falan demeyim, bu sözcükleri hayatımdan çıkarıyım dedim ama benim şu anki durumumu anlatacak başka hiç bir ifade yok:başlıyorum:yıldız kızım,sen bu dünyadaki bütün aptalların+bütün gerizekalıların+bütün eziklerin+bütün kendini bilmezlerin+bütün kendini bi bok zannedenlerin+kendini herkeşlerden üstün görenlerin+bütün acizlerin+bütün kaybetmeye mahkum insanların (sinirim geçmedi hala grubu büyütmeye çalışıyorum ama sinirden aklıma daha fazlası gelmedi) en önde gideni ,sancağını taşıyansın. senin ben tam kafanın ortasına zıçayım(tam ortasına ama)

L-Manyak da zıçan adam vardı bi ara.hala var mı bilmiyorum.yemyeşil (internetten baktım zıçarken ki halini almışlar orda kırmızı)bir figürdü.sıkılınca dolup dolup sonra belli bir büyüklüğe ulaşınca patlayarak etrafa bok saçıyodu.aynı onun gibi oldum.

zıçan yıldız

17 Aralık 2008 Çarşamba

chuck bass



gossip girl de chuck bass karakterinin hastasıyım. her hali tavrı (bu da yetmezmiş gibi görüntüsü bile ) bana birini hatırlatıyor.O ' nu izler gibi izliyorum.dün yine karşılaştım.ama 2 dir (bundan önceki 1,5 sene kadar önceydi) birbirimizi görmezden geliyoruz. halbüse nolcaksa?korkuyorum heralde. kendim 28-29 yaşlarındayım(dünya yılı olarak),(bundan önce 29 demişim çok pişman oldum) ama hala 15 yaşında bir gencin heyecanlandığı gibi heyecanlandım. amaaan 15 yaşındayım işte . oh canıma değsin.




dünya yılı demişken bu sıra astronomiye merak sardım.tesadüfi olarak (her ne kadar herkeşler çoktan bi süre ilgilenip sonra bir kenara atmışlarsa da ) google earth ün astronomi kısmını keşfettim. çok zevkli. bir de astronomi sözlüğü buldum (http://www.enchantedlearning.com/subjects/astronomy/glossary/). birgün teras evim olduğunda teleskopumu da aldımmı tamam (dedimya 15 yaşındayım diye).




ara ara matematikten dışarı çıkmaya çalışıyorum(ne kadar içine girdiğim de tartışılır). bir dönem yakın tarihi(türkiye) öğrenme heveslisiydim. kitaplar aldım okudum. hafızam hiç iyi değildir. belli isimler dışında aklımda fazla bişey kalmadı.


sonra divan şiiriyle ilgilendim.bundan gerçekten hoşlandım.divan şiirinin edebi değeri yanında şiiri açıklayanın(benim için iskender pala) analiz yeteneği beni daha çok çekti galiba(bir kere matematik her zaman matematik) beyitlerin sayısız ve birbiriyle tutarlı anlamları olması ve bunun farkında olunması gerçekten hoşuma gitti. kışın böyle farklı konularla ilgilenmek en iyisi. yazın bi şekilde zaman geçiyor.işte roland garros ardından wimbledon federer derken temmuz oluyor.sonra büyük sessizlik. gerçekten de özenilesi bir hayatım var.


chuck bassle başladım federerle bitirdim.(bu arada son wimbledon finali neydi be aralarla birlikte 7 saat sürdü. federer için kötü giden bir maçtı.yağmur araları onun için avantaj olacak maç ertesi güne kalacak diye sevinirken ingilterenin üzerinde güneş batmayan ülke olduğunu hesaba katmamışım.bi türlü akşam olmadı.türkiye saati ile 22:00 da bitti maç.iki de bir donunu çekiştiren nadal aldı kupayı geri zekalı)

4 Aralık 2008 Perşembe

elips


evrenin yapısının (ve bence hayat-rüya ilişkisinin) klein şişesi yapısına sahip oluğu düşüncesinden bahsetmiştim.bu düşünce dejavuyu da açıklıyor galiba . çok basit .rüyanda görüyosun ve uyanınca hatırlıyorsun(hani ben bunu daha önce yaşamıştım durumu.rüyanda gördün işte!) neyse gelelim elipse:

şimdi evrenin yapısının bir klein şişesi olduğunu kabul ettik diyelim. evrenin bir alt kümesi olan güzel gezegenimizin hayat döngüsü(güneş etrafında dönüş yörüngesi:odaklarından birinde güneş olan, resimdeki dünya değil, öyle olduğunu kabul edin) bir elipstir. aşırı harika dünyamız bu elips üzerinde döner durur. elipsin odaklardan birine daha yakın olduğu kısımlarını dönmek çok zordur. bu çok keskin bir virajı çok yüksek hızla almak gibi sıkıntılı bir durumdur.


şimdi gelelim benim tezime:hepimizin birer klein şişesi gibi olduğunu kabul edelim(görüntüyü hayal edin çok komik) ve yaşantımızın da bir alt kümemiz olduğunu düşünürsek iddia ediyorum ki o da bir elipstir.hayatımız boyunca odaklara yaklaştıkça viraj bize sıkıntılı anlar yaşattırır. bu viraja girmek birden bire olur. bir doğru üzerinde gittiğimizi düşünürken(ki değildir) yani hayat bizim için oldukça kolayken birden bire nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde viraja gireriz. ve bu viraj bize artık doğru üzerinde değil çember üzerinde olduğumuz hissini verir. bi türlü bitmez. virajı almak için biraz hızımızı azaltmalıyız. yoksa savurur atar. ama bu çemberimsi kısımdan çıkmak girmek gibi aniden olur.bi anda düzlüğe çıkarız.anam pozitifmişim ya ben.


ben hala çemberimsi kısımdayım. biraz oturuyum evde. şu tezimi(burda bahsi geçen değil y.lisans tezimi) bitireyim sakin sakin. o zaman bu çemberimsiyi atlatmak rahat olacak.evet biraz sakin olmalıyım.


benim elipsin yedek eksen kısmı da biraz darmış haa.5 sene sürer mi bi viraj?

(5 sene olduğunu ne biliyosun?)

2 Aralık 2008 Salı

olumsuz

başkaları ne kadar pozitif olduğumu düşünse de (niyeyse?) oldukça kötü durumdayım. hiç bir şey bilmediğim ortaya çıktı. en kötü benim.hayatımın her günü yaptığım tercihin pişmanlığıyla yaşıyorum.hiç bir ışık yok.bir sürü para harcadım ,zaman harcadım , yollarda süründüm. zavallının tekiyim. hiç iyi bir şey olmayacak. böyle sürüne sürüne tüketeceğim kendimi.herkesten zeki misin? geri zekalı salak!
bu blog da günlük gibi oldu.daha değerli yazılar yazmaya çalışacağım. bi kusayım da şu içimdekini!

21 Kasım 2008 Cuma

klein şişesi


rüya görmek benim için yeterince mucizevi bir olay gerçekten. gördüğümüz rüyalar uyanınca ne kadar anlamsız.doğrusu hayat da böyle. ölünce onun ne kadar anlamsız olduğunu anlayacağım. hepsi bir rüyaydı diyeceğim. hayat rüyaların geneliyken daha büyük hayatların özeli olacak.böyle iç içe geçmiş hayat katmanları varmı acaba. ama bu iş biraz yer kaplar.ekönömik (ekonomik dendiğinde aklıma devlet bahçeli gelir. ekonomik diyemez ekönömik der lütfen bir grup toplantısını izleyin.şimdi ciddi bir yazı okur gibi devam edin ) değil.doğayı izleyerek onun her konuda en yüksek verime sahip yapıları olduğunu biliyoruz. mesela arıların peteklerinin altıgen olması(ilk aklıma gelen) bunun yeri kullanmada en verimli şekil olduğunu biliyoruz.o zaman bu iç içe geçmiş hayatlar bu kurala ters düşer. onun yerine belki de bu hayat bilmecesi bir klein şişesi gibidir (bkz şekle).yaşadığını sandığımız hayatta aslında bir rüyanın içindeyizdir. rüya gördüğümüzü sandığımız zamanlarda da aslında hayattayızdır.çünkü rüyadayken yaşadıklarımız bize anlamsız değil oldukça sıradan geliyor.garip değil mi? rüyadayken Ayşe diye bildiğimiz biri yani bize ayşeymiş hissi veren bir kişinin ahmet gibi görünmesi ve beni asıl şaşırtan bunu oldukça doğal karşılamamız.rüyadayken bunu garip karşılamıyoruz ama uyandıktan sonra saçma sapan olduğunu söylüyoruz.şimdi niye rüyada olmayalım.rüya görürken rüya gördüğümüzün farkında olmuyoruz. şimdi niye farkında olalım. evet hepimiz birer klein şişesiyiz.ve evrenin yapısının da böyle olduğunu düşünenler var.matematik güzel şey!

11 Kasım 2008 Salı

dün benim doğumgünümdü.
doğum günümü hatırlayanlar:akbank, idefixe(mesajı güzeldi beğendim),vodafone,hepsiburada.com, meral(sadece mesaj gönderdi) ve seval 17 yıllık arkadaşım(sayıyı yeni hesapladım.sürekli takip ettiğim sanılmasın) arayarak kutladı.ve annem öğleden sonraydı hatırladı(sonra komşulara söylemiş akşam geç saatlerde bir yaş pasta alabildim bu sayede)
aslında doğum günü kutlamasından hoşlanmayan biriyim. hele de yaş ilerledikçe gerçekten doğum günü insana sevinç vermiyor.çok arabesk olacak ama şu an ki hayatım başlangıcı kutlanmaya değer bir hayat değil.Atatürk'ün ölüm yıldönümüne denk gelmesi çocukluğumda da kutlanmasına engel oldu(ben çocukken 10 kasım yas ilan edilirdi).
çocukken bize aşılanan kalıplı duygular var.çocukların neyi sevmesi ve neyi sevmemesi öğretiliyor.doğrusu bu belki bilmiyorum.
yine masraf çıkacak bu günlerde.denemem gerek.
29 dan gün aldım. hazır asal sayıyken hayatımda köklü bir değişiklik olmalı. yoksa 2 sene daha beklemek zorunda kalırım.tabii if it exists

6 Kasım 2008 Perşembe






masraflara bir yenisi eklendi




İzmir'de beni hüsrana uğrattı ve bu da bana fazladan




47 YTL yol +az daha unutuyordum (10+10=20) havaş=67 YTL ye mal oldu.


ve böylece son toplam=319 YTL


gerçekten hiç bilmiyorum ne yapacağım.bi kahve içmeli migren geliyorum diyor.


Çorum gazetelerinde ya da galiba tüm gazetelerde bu var, siyasi ya da güncel herhangi olaylar dışındaki haberlerde örneğin 'baş ağrısının 10 çeşidi ' ya da 'sevgilinizin aldattığını nasıl anlarsınız' tipindeki haberlerde kullanılan resimler var.baş ağrısı yazısı içim başını tutmuş bir kadın;




aldatma yazısı için arkada bir adam önde endişeyle işaret parmağını hafifçe dudaklarına götürmüş düşünceli bir kadın.ben de o resimlerden kullanmak istiyorum.mesela şu an ki umutsuz halim için

ıslak kedi resmi güzel olurdu. Ama ben şimdi bu umutsuz halimi benim çok sevdiğim amerikalı bir ressamın tablosuyla anlatmak isterim şöyle ki;









yedek

dur bakalım kaç para harcamışım:
İzmir-Adana=73 YTL
Adana-Çorum=35+20=55 YTL
sınava gidiş:
Çorum-Adana=40 YTL+oldukça rahatsız bir otobüsle uykusuz bir gece
Adana-Çorum=84YTL (aynı otobüs yolculuğunu yaşamamak için fazladan ücret. çekemezdim gerçekten)
böylece toplam=252 YTL

yok zamanda gerçekten büyük para
ama denemeseydim duyacağım pişmanlık bir kaç yılımı alırdı
çünkü gerçekten de pişmanlık duyma konusunda üstüme yoktur.

peki ne oldu:yedek oldum.asil kişi tercih etmezse ben gidebilirim.hayat sürekli gururumu silgisini temizlemek için duvara sürten ilkokul çocuğu gibi sürtüyor.bu son cümleden hemen bir metafor çıkarılabilir ama çıkarmayacağım.nazar değdi diyerek bu konuyu kapatmak istiyorum.

1 Kasım 2008 Cumartesi

bakalım bu yazı kaç gün dayanacak?
yazıya bile nazar değdi beee.
metallica nın death magnetic albümünün içinde en sevdiğim the end of the line oldu.daha doğrusu sonuna kadar dinlediğim tek parçaydı.hoşlandım doğrusu.evet

23 Ekim 2008 Perşembe

hayırlı uğurlu olsun.hadi bakalım
gerçi şu an için bu evrende yalnız olduğumun farkındayım.
kendi kendine konuşmak,
neyse devamı sonra